Eksilerek Çoğalıyoruz

Anne olanlarınız vardır, baba olanlarınız da, elbet bir gün ebeveyn olacaklarınız da vardır. Adem’den olma kim varsa açsın madem kulaklarını. Neden sadece bir ay Müslüman olduğunu hatırlıyor bu ümmet. Neden sadece Ramazan gelince namaz kılmanın Müslümana ekmek gibi su gibi olduğunu, Kur’an okumanın boynunun borcu olduğunu hatırlıyor. Sahi bu ümmet Müslüman olmayı ne sanıyor? Hayıflanıyoruz gençliğin gidişatına, ekmediğin bahçeyi biçmek istiyorsun yahu sen! Nasıl bir anneyim, nasıl bir babayım, soruyor musunuz kendinize ya da nasıl bir ebeveyn olacağım? Öyle çok alışmışız ki gelişigüzel yaşamaya. Ne söylediklerimizin haddi hesabı var; ne de yaptıklarımızın. İnsan hiç kendini sorguya çekmez mi? Müslüman nasıl yaşamalı? Nasıl giyinmeli? Ne yemeli? Ne içmeli? Nasıl konuşmalı? Nasıl hareket etmeli? “Çocuğum derslerinde başarılı olsun… Aman şundan da yesin, aman bunu da giysin…” Ya iman elbisesi? Hangimizin çocuğu Allah’ı tanıyarak büyüyor? Yok yok sizin çocuğunuz da bilmiyor. Senin çocuğun biliyor, benim annem öğretiyor, onun babası imam, şunun dedesi hacıysa bu gençliğin hali neden böyle? Öğretmiyoruz kardeşim, biz ne öğrenmeyi biliyoruz, ne öğretiyoruz. Bir erkek eşinin annesi ve babasını gözetmeyi onlara rahmet etmeyi bilmiyor. Bir kadın koltuk takımları, evinin perdesi, yeni çıkan tencere setinden gözlerini alıp evlatları ne halde bakmıyor. Müthiş cahil yetişiyoruz. Adını dahi duymak istemediğimiz, “Gavurlar sizi…” diye öfke duyduğumuz Hristiyanların çocukları bir papazın kucağına doğuyor. Biz, çocuklarımızı hacıdan hocadan korkutarak büyüttük. Güle-eğlene izlediğimiz diziler, filmler bize bunları dayattı. Çocuklarımızın yanında komşumuzu eleştirdik, kardeşimizi çekiştirdik, onun bunun dedikodusunu yaptık. Sonra onların saygılı, terbiyeli, dürüst evlatlar olmasını bekledik. Görmediğini nasıl yapacak bu çocuk?
Kur’an okumasını bilmeyen çocuklarımız var; ama olur mu matematikte netleri çok yüksek… Evvela bu çocuğun eğitiminin ham maddesi İslam olacak. Sen Müslüman bir anne-babaysan bu çocuk önce Allah demeyi öğrenecek. Sonra zaten Allah onun yolunu açar, iman şuuruyla en güzel mertebelere ulaşır. Buna inanıyor muyuz? Söyleyin hanımlar, beyleriniz ay sonu: “Para yok.” dediklerinde “Allah verir.” diyebiliyor musunuz? Peki beyler, sizler: “Rızkımız Allah’tan.” diyebiliyor musunuz? Bana yaşantınızdan Müslümanca birkaç hareket söyleyin. “Bana bakan Allah’ı hatırlar.” diyebiliyor musunuz? Genç kızlarımız: “Şu kadar gram altın istiyorum, eşarbım şu marka, ah benim biricik gelinliğim inci döşemeli olsun.” demekten vazgeçip: “Samanlık seyran olur, imanlı eşim olsun.” diyebiliyor mu? Eteklerimizin boyu ne âlemde kızlar? Görünüyor mu eşarptan saçlar? “Aman yavrum, öyle giyinme, genç kızsın.” diyen annelerimiz burada mı? “Eşim ne âlemde, çocuklarım ne yiyor, ne içiyor, helal mi bunlar?” diyen sorumluluk sahibi beyefendiler sizler nasılsınız? İmanlısınız inşallah?
Bilmem, ben anlatabildin mi Müslümanın derdinin ne olması gerektiğini? Bizler yerin ve göğün Rabb’ini tanımak için iki satır kitap okumuyor, okutmuyorsak eğer, saygısız bir neslin gübrelerini biz atıyorsak o halde, “Bu çocuklar neden böyle?” diye hayıflanmaya hakkımız yok. Mensubu olduğumuz dinin bize yüklediği sorumlulukların farkına varmalıyız yoksa ebediyen eksilerek çoğalmaya mahkûm olacağız.
0 YORUMLAR
Bu KONUYA henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...