Bir Şiir Bir Şair (İstanbul'u Dinliyorum Gözlerim Kapalı)

“İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde,
Alnın sıcak mı, değil mi, bilmiyorum,
Dudakların ıslak mı, değil mi, bilmiyorum,
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından,
Kalbinin vuruşundan anlıyorum,
İstanbul’u dinliyorum…”
Ah İstanbul! Kimleri lal ettin şimdiye kadar? Kimler kaybolmadı sende? Kimler yol bulmadı? Güzelliğini görüp de seni tanımlamayan şair kaldı mı sahi?
Nedim seni bir gevher-i yekpare olarak anlattı iki deniz arasında.
Necip Fazıl Kısakürek seni yedi tepe üstünde zamanın işlediği gergefte aradı.
Nurullah Genç sana bakarak hatırladı sevdiğini.
Ümit Yaşar Oğuzcan senin ellerinden sarhoş olmamak için sana yalvardı.
Daha nicesi, niceleri seni sayıkladı hâlen de sayıklayanlar var aziz şehir.
Orhan Veli seni dinledi. Onda büyülendim ilk kez sana. Bir şehir nasıl dinlenir? Neler duyar insan bir şehirde? Duydukları nasıl büyüler bir şairi? Nasıl dinlenir bir şehir, o şehrin anlattıklarını duymak için? Sen nasıl bir şehirsin ki İstanbul, kulaklara şiir fısıldıyorsun?
Hoş marifet sende mi, yoksa seni dinleyebilen şairde mi? Ayrı bir muammadır bu söyleşme. Anlatmak, anlatabilmek duymayı gerektirir, dinleyebilmekten geçer. Seni anlamak seni sevmekte gizlenir İstanbul. Anlatabilmenin sevdasını var git kendi mislince ölç. Sen bir âşık sen bir maşuksun İstanbul. Sen bir cevher ustasısın. Kapına gelmiş hiç kimseyi boş çevirmemiş, herkesin içindeki cevherin karşılığını vermiş bir hazinesin. İçindeki hazinen, ışığın, güzelliğin hiç sönmesin. İçinden İlhan Berkler, Yahya Kemaller, Ziya Osman Sabalar eksik olmasın.
5 YORUMLAR
Bu KONUYA henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...